09.06.2011 TARİH , 31 NO.LU TOPLANTI

AHMET ÖZER    : Sayın Başkanım, Sayın Meclis, Sayın Yönetim Kurulu; yine son konuşmacıyım. Geçen hafta içerisinde tarafımda mail adresi bulunan Meclis Üyelerine bir mail gönderdim. Fakat burada gündeme geçsin diye aynı konuyu tekraren konuşmak istiyorum. Çok kısa sürecek.

Sayın Ali Babacan; gerçekten ben siyasetten çok hoşlanmıyorum ama hoşlandığım siyasetçilerden bir tanesi, sevdiğim siyasetçilerden bir tanesi. Zira birincisi hemşerim, ikincisi, genç, benim yaşlarımda. Evet. Üçüncüsü; evet benden biraz daha genç evet, üçüncüsü de gerçekten çok çalışkan bir beyefendi. Güvenim de gerçekten tam kendisine. Fakat, şöyle bir demeç verdi gazetelere dedi ki; verdim daha doğrusu ben gazeteden okudum. Sanırım birçoğunuz da okumuştur. Dedi ki; seçim dönemi öncesinde birçok yeri geziyoruz. Birçok da seçim geçirdik. Ben hiç bu kadar mutlu esnaf görmemiştim. Bu gazetenin şeyi, bir iki gazetede de aynı şeyi okudum. Ben hiç bu kadar mutlu esnaf görmemiştim. Ben Sayın Ali Babacan’a gerçekten güveniyorum. Hakikaten inanıyorum. Peki, bu cümleyi Sayın Bakan’a kurduran nedir ve kimdir? Şöyle bir açıklama da yapayım. Yazının sonunda aslında böyle diyor. Diyor ki Sayın Babacan; hiç bu kadar mutlu görmemiştim esnafı ve tüccarı. Netice bu fakat ben biraz daha iyimser davranıp, yazının tamamını iyice okuyup şu neticeyi de çıkartıyorum. Sayın Babacan üst taraflarda bir yerde diyor ki; %85’i çok mutlu, %15’i biraz daha şey kederli.

Şimdi, burada tüm samimiyetimle söylüyorum. Sayın Ali Babacan’a hiç kabahat bulmuyorum. Burada kabahat tamamen biz sivil toplu örgütlerinde. Bakın, seçim geliyor, seçim geçiyor biz en çok sorunlarımızı dillendireceğimiz dönem de bile siyasilerimize bir tek sorunumuzu bile anlatamamışız. Biz buradan bas bas bağırıyoruz. Diyoruz ki; esnaf gidiyor, esnaf kıyımı var. Ha ben yanlış düşünüyor olabilirim, yanlış düşünüyor da olabilirim gerçekten tüccarın hiç mutlu olmadığı kadar mutlu olduğu bir dönemi de yaşıyor olabiliriz. Ben çok beceriksiz bir adamda olabilirim çünkü görüyorum ki bizim en azında İstanbul’da böyle. Ha ben şöyle de mutlu olabilirim; Sayın Ali Babacan Ankara’da benim memleketimde, Ankaralıyım ben biliyorsunuz. Memleketimde işler çok güzel böyle de bir mutluluk içerisine de girebilirim. Ama bu seferde İstanbul için üzülmem gerekiyor.

Arkadaşlar; biz tüccarlar siyasileri gördüğümüz zaman alkışlamaktan başka bir şey yapmıyoruz herhalde. Herhalde diyorum çünkü tamamını işin içine aldığımız zaman ne yazık ki yanlış anlaşılıyor. Bunu yapmamamız gerekiyor arkadaşlar. Bakın, bugün Türkiye’deki esnafın durumu ortada yani bunu tartışmamıza bile gerek yok esnafın. Hadi sizler büyük tüccarlar olabilirsiniz, sizler mutlu o %15’in içindeki mutlu azınlıktan olabilirsiniz ama biraz sokağa bakın dimi, hiç değilse onların bir kısmı sizi buraya seçti, gönderdi. Tabii bizler de sizi seçtik. Bu kadar mutlu değil Türkiye’de esnaf ve tüccarın durumu. Ben buna inanıyorum. Bunun için de siyasilerimizi bilgilendirmek biz sivil toplum örgütlerinin görevidir diye düşünüyorum. Gördüğümüz siyasilere alkış tutmak yerine gerçekten sorunlarımızı anlatabilirsek ki yapamamışız. Dediğim gibi ben hakikaten çok sevdiğim, beğendiğim bir siyasetçinin ağzından bunu duyuyor isem çünkü siyaset yapmadığına inanarak bunu söylediğini düşünüyorum. Bunu duyuyor isem demek ki problem bizde arkadaşlar. Siyasilerde değil. Siyasiler bizi çok mutlu sanıyorlar. Ama biz o kadar mutlu olmadığımızı düşünüyorum. Bu benim düşüncem sevgilerimi sunuyorum, hürmetler ediyorum. Teşekkür ediyorum.