AHMET ÖZER : Sayın Başkanım, Sayın Başkanım, Sayın Yönetim Kurulu; özellikle sizlere çok teşekkür ediyorum hepiniz buradasınız her zamanki gibi. Evet her zamanki gibi dedim. Teşekkür ederim. Meclis’te aynı çoğunluğu göremeyince tabii bunlarda arada bir tutanaklara girsin istiyorum Meclis’in çok fazla burada olmayanlar için söylüyorum bunu, vazifesini yapmadığını şikayeti tutanaklara geçsin diye arada bir böyle söylüyorum çünkü harbiden gıcık kapıyorum burada durmayanlara.
Efendim, öncelikle hayırlı toplantılar diliyorum. iki konuya değineceğim bugün. Birincisi; her zamanki gibi sektörümle ilgili, Büyük Mağazalar Kanunu. Evet Büyük Mağazalar Kanunu ile ilgili Odamızın görüş bildireceği düşüncesi doğdu bayağı bir uğraştık, toplantılar yaptık Hasan Bey olsun, Sayın Başkanımız olsun bu konuyla ilgili çok titiz davrandılar ve bir dosya oluştuğunu düşünüyorum. Bu dosyanın da Sanayi ve Ticaret Bakanlığına gönderileceği gibi bir hava oluşmuştu. Bu dosyadan hali hazırda benim haberim yok. Böyle bir dosyayı Bakanlığa gönderdik mi? Ben bilmiyorum. Göndermediysek vay emeklerim diyorum üzülüyorum. Bunu öğrenmek istiyorum. Sektörümle ilgili bunu söylemeye çalıştım. Herhalde bana bildirirsiniz dosyanın hazırlandığını biliyorum tabii ki. Böyle bir dosya hazırlandı ama bana şube tarafından verilemeyeceği söylendi doğaldır. Bunu kürsüden istemek ihtiyacı hissettim.
İkinci konumsa; ne yazık ki geçmişte çok önem verdiğimiz halk olarak çok ama çok hassasiyet gösterip tepki verdiğimiz bugünse hem halkta, hem basında gayet sıradanlaşan bir konu. Şimdi sizlere birkaç isim okuyacağım. Lütfen dikkatle dinleyiniz. Fuayede arkadaşlar varsa herhalde çay da gelmedi daha henüz geldi mi çay? Geldiyse zor getiririz ama yine de ben rica edeyim dışarıda kimseler varsa bir sinyal verirseniz. Çünkü bu isimler önemli, çok önemli. Yok yüzümün şeklini de görsünler. İsimler arasında oğlu, ağabeysi, kardeşi olan varsa daha dikkatli konuşacağım. İsimler şunlar efendim; 28 Nisan 2010 Hakkari; Erkan Ayaz Amasya, Selman Özay Samsun. 30 Nisan 2010 Tunceli; Hasan Özüberk Kilis, Kemal Koçyiğit Kayseri, Adnan Şimşek Muğla, Ahmet Eyce Sivas. 1 Mayıs 2010 Diyarbakır; Ahmet Altınoğlu Samsun. 7 Mayıs 2010 Hakkari; Metin Can Adana, Abidin Tanrıkulu Adıyaman. 8 Mayıs Şırnak; Engin Şener Van. 28 Nisan’dan bugüne 10-15 gün 9 kişi var mı akrabası olan içinde? Benim bu isimler arasında akrabam yok. Sanırım Meclis’te de yok. Yani bu seferde yılan bizlere dokunmadı. Bakalım kaç yıl daha yaşatacağız bu yılanı? Bu duyarsız ve vurdumduymaz tutumumuzla. Bu yılan kaç yıl daha yaşayacak? Oysa bu çocuklar bizim çocuklarımız burada okuyabilsin diye orada öldüler. Bu çocuklar bizim rahat ticaret yapıp para kazanabilmemiz için öldüler. Bu çocuklar biz inançlarımızı yaşayabilelim, bayrağımızı dalgalandırabilelim diye öldüler. Yani vatan için öldüler. Biz ne yapıyoruz tüm halk olarak? Tüccar olarak? Sanayici olarak? Bu toprakların sahipleri olarak? 20 yaşındaki bebeler ölürken ölenler arasında akrabamız olmadığına sevinmekten başka ne yapıyoruz? Kocaman bir hiç.
Şimdi ben şu cılız sesimle sesleniyorum. Tüm politika ile uğraşan politikacı ağabeylerim. Meclisi meşgul eden vekillerim. Kışlaları dolduran, karakolları dolduran akil insanlar. Bizden çok, çok daha iyi bildiğiniz için, bildiğinizi iddia ederek oradasınız. Biz tüccarlar saygı da duyuyoruz hepinize lütfen düşmanları güldürecek didişmeleri bırakıp asli göreviniz olan halkı güvenli ve refah içinde yaşatma mücadelesi veriniz. Açın bakın biraz tarih okuyun. Balkanları biz birbirimizle didişirken kaybettik ve böyle giderse çok çocuk kaybedeceğiz. Toprak kaybeder miyiz bilmiyorum ama çok çocuk kaybedeceğimiz kesin. En acısı da düşmanının kim olduğunu bilmeden ölen bebeler kaybedeceğiz. Kusura bakmayın hassasım ölen bebeler için, üzgünüm Sayın Meclis. Sizlere önerim neme lazım demeyin üzülün. Bizim için öldüler. Allah muhafaza haklarını helal etmezlerse öbür tarafta işimiz zor. Bir şey yapamıyoruz. Elimizden gelmiyor ölenler için. Hiç değilse üzülün. Sadece bu kadar. Sayın Başkanım; sizde bütçeyi güzel ayarlayın çünkü ülkede okul yapmadığımız kasaba kalmayacak bu gidişle. Hatta okul yapmadığımız mahalle kalmayacak şehitler adına. Teşekkür ederim üzülün sadece. Hürmetler ediyorum.