AHMET ÖZER : Sayın Başkanım, Sayın Başkanım, Sayın Yönetim Kurulu, Sayın Meclis Üyeleri; bilindiği üzere Dünya Ticaret Merkezi Odamızın en önemli iştirakidir. Kendi başına bir Anonim Şirkettir. Yönetim Kurulu Üyeleri, 2 Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve bir Yönetim Kurulu Başkanı vardır. Dünya Ticaret Merkezi adlı şirket bu yönetimce yönetilir. İşin bu tarafı biz buradan orayı yönetecek sorumluları gönderdikten sonra bizi ilgilendirmez. Zaten tamamı bizim olmadığı için müdahil de olamayız. Anlayacağınız İ.D.T.M seçilmiş bir yönetimce yönetilir. Nasıl yönetildiğine de karışamayız. Fakat şu gerçektir; İ.D.T.M’nin nasıl yönetildiği bizim konumuz olmadığı kadar İ.D.T.M’nin yönetilirken neler olup bittiği bu Meclis’in birinci derecede konusunudur. Çünkü; İ.D.T.M’nin büyük bir bölümü İstanbul tüccarının malıdır. İstanbul tüccarı haklarını savunsun, yatırımları yönetsin, İstanbul tüccarını gözetsin diye Oda’ya aidat ödemektedir. Ve İstanbul tüccarının bir kısmı bizi seçip bu Oda haklarını savunalım diye göndermiştir. Vazifemiz yalnızca gerekli yerlere imza atmak yahut parmak kaldırmak değildir. Meclis Üyeleri olarak vazifemiz bilmek ve de bilerek Meclisi ve Oda’yı çalıştırmaktır.
İ.D.T.M’nin nasıl yönetildiğini bilmiyorum. Bilmem de gerekmediğini az önce de ifade ettim. Fakat, orada neler olup bittiğini bilmek en doğal hakkım. Fakat merak ettiğim halde bir Meclis Üyesi olarak şuan bilemiyorum. Eminim bazılarınız şuan aman Ahmet onu da bilmeyiver her şeyi bilmek zorunda mısın diyorsunuz. Böyle düşünenlere de saygı duyuyorum. Fakat tekrar söylüyorum. İ.D.T.M Odamızın en önemli iştirakidir. Bu Meclis ve Meclis Üyeleri bu kadar önemli bir konuda bilgi sahibi olmayacak da Meclis’te ne iş yapacaklar diyerek bu konuya ilginin birinci nedenini açıklamaya çalıştım.
İlgimin ikinci bir sebebi var ki; katılır veya katılmazsınız bilemem. Geçmiş dönem Meclisimizden bugün de olacağı gibi Sayın Başkanımızın da içinde bulunduğu bir heyeti İ.D.T.M Yönetimine göndermiş ve oradaki bazı sorunları ile bu Yönetim bazı sorunlarla karşılaşmış bunları da o günkü İ.D.T.M Yönetimi çözmeye çalışmış bir kısmını çözmüş. Örneğin; önceki Yönetim döneminde İstanbul Tüccarına fuara gittiğinde fuar bileti parasına yakın park parası ödettirilirdi. Bu parayı sanırım İ.D.T.M almıyordu. Başka birileri alıyordu ki; bizim göndermiş olduğumuz insanlar da buna itiraz edip bu uygulamayı ortadan kaldırdılar. Eminim göndermiş olduğumuz arkadaşlarımız kiracıları ile birçok sorunlar yaşamışlardır. Ve yaşamaya devam etmektedirler. Ne yazık ki, Sayın Başkanım ve iki ağabeyimiz de bu konuda muzdarip olmuşlardır. Kendi işlerinde, özel hayatlarında başlarına gelmeyen şeyler İstanbul tüccarının malını koruyalım, kollayalım derken başlarına gelmiştir. Peki şuan İ.D.T.M’de durum nedir ben bilmiyorum, bilemiyorum. Ama bildiğim şudur; İ.D.T.M’de hiçbir şey değişmemiştir. Yanlış biliyorsam aydınlatınız lütfen. Bizim o gün iyi yöneteceklerine inanarak göndermiş olduğumuz Yönetim benim bildiğim kadarı ile kendi öz malından kiracısını çıkartmak istemiş, nasıl mal sahibi, nasıl kiracı anlayamadım? Mal sahibinin özellikle de bir kısmının başı belaya girmiştir.
Peki şuan durum nedir? Sanırım aynı. Kiracı yerli yerinde. Bizim Başkanımız ise bence tek başına mücadele vermek zorunda bırakılmış, tek başına derken burada bizim Yönetimimizi kastetmiyorum İ.D.T.M Yönetiminden bahsediyorum elbette ki. Ben bu konuyu gerçekten anlayabilmiş değilim. Ve konunun Meclis’e anlatılmaması da ayrıca bir muammadır. Bakınız, bu konu Meclis’i ilgilendiren en önemli konudur. İstediğiniz kadar üstünü külle örtün mesele siz Sayın Meclisin meselesidir. Sayın Başkanımız bu sebepten Oda malını koruma adına mağdur olmuştur. Bu bile başlı başına bu konuyu Meclis’in sonuna kadar tartışması gereken bir konudur. Başkanımızın başına sorun olan mesele aynen yerinde durmaktadır. Şuandaki İ.D.T.M. bu konuyla ilgili geçmişte ne yapmıştır? Bugün ne yapmaktadır? Yarın ne yapacaktır? Bizim bunları bilmek Meclis olarak hakkımızdır. Bunları bilmeyeceksek burada ne yapmaktayız? Biz İstanbul tüccarının malına sahip çıkmayacaksak, biz İstanbul tüccarının Başkanına sahip çıkmayacaksak burada ne işimiz var? İ.D.T.M.’nin Yönetiminde ne işimiz var? Ben görüyorum ki, oradaki bir kiracı 6 yıldır çıkarılamamaktadır. Bugün çıkarılmaya çalışılmakta mıdır? Bunu da bilemiyorum. Yoksa bu kiracının ömür boyu İ.D.T.M.’de kalmak üzere sözleşmesi mi var bilemiyorum? Bu konuyla kim, nasıl ilgilenmektedir bilmiyorum? Bildiğim bunları tamamı bu Meclis’in asıl konusudur. Çünkü İ.D.T.M. kimsenin babasının malı değildir. İ.D.T.M. İstanbul’un, İstanbullunun, bir kısmı da İstanbul tüccarının malıdır.
Bugün yapacağımız seçime gelince; bugün Başkanımızın yanında göndereceğimiz ağabeylerimin elbette ki konularında üst düzey iş becerisine sahip insanlar olduklarını biliyoruz. Fakat benim gördüğüm ve bildiğim kadarıyla geçmiş süreçte Sayın Başkan’a yeterince destek ve yardımcı olamamışlardır. Başkan ve iki ağabeyimiz mağdur olmuştur. Tekraren ve tekraren gönderecek olduğumuz ağabeylerimizden ricam, oradaki görevleri fazlasıyla önemlidir. Orası yalnızca imza atıp kendini gösterme yeri olmamalıdır. İstanbul tüccarını hakkıyla savunma mekanizması olmalıdır. Orada görevlendirilen ağabeylerimiz; geçmişte olduğu gibi sessiz, suskun bir politika güderler ise bence bu görevden aflarını rica etmeleri çok daha doğru olacaktır. Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum, hürmetler ediyorum.